Neden Ekofarm ?

ORGANOMİNERAL GÜBRELER

İnsanoğlu, topraktaki verimliliği oluşturan ve agroekosistem olarak kısaca tanımlanabilecek tüm etkenleri koruyarak binlerce yıldan beri tarımsal faaliyetleri başarıyla sürdürmüşlerdir. Topraktan daha fazla verim alabilmek için doğal kaynaklı gübreleri kullanarak hem toprağın verimliliğini binlerce yıl korumuşlar ve hem de kendi nesillerini tehdit altına sokacak doğa tahribatlarına yol açmamışlardır. Ancak hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını giderebilmek ve yirminci yüzyılda hızla gelişmeye başlayan bilim-teknik bulgularından yararlanarak sanayi kimyasallarının sağladığı avantajları bilinçsizce kullanma sonucunda oluşan sorunlar günümüzde toprak verimliliğini tehdit etmeye başlamıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişmeye başlayan kimya endüstrisi ile birlikte yaygın şekilde kullanılmaya başlanan kimyasal gübreler bu kadar kısa bir sürede topraklarımızı çoraklaştırmaya başlamıştır. Doğal dengelerin çeşitli nedenlerle bozulmasıyla oluşan erozyonların yarattığı tahribatların artmasının yanında, binlerce yılda oluşan verimli toprak tabakalarında bilinçsiz kimyasal madde uygulamalarının da eklenmesiyle çölleşme-çoraklaşma problemlerinin hat safhaya varması, günümüzde ciddi bir tehdit haline gelmeye başlamıştır.

Artık bütün dünyada, birim alandan daha fazla ürün elde edebilmek için uygulanan yapay ortam yaratma çabalarının, aslında topraklardaki ekosistemi yok ettiği kadar bitki ve insan sağlığını da tehdit ettiğini kabul etmekten başka çare olmadığı mantığı da hızla yayılmaktadır. Aslında doğa ve toprak, dışarıdan insanlar tarafından müdahaleler olmadığı zaman muazzam bir uyum içinde kendi dengesini koruyabilecek ve insanlara en mükemmel şekilde ürünler sağlayacak oluşumları yaratabilecek kapasitededir. Bilerek veya bilmeyerek yapılan çeşitli uygulamalarla bu dengeler bozulduğunda kendimize zarar verdiğimizin bilincine ulaşılmalıdır.

Gerek bitki besleme, gerekse hayvan besleme yöntemlerinin temel kuralı, hedef canlının neye ihtiyacı olduğunu bilmektir. Bir canlının neye ihtiyacı olduğunu tespit edebilmek için en doğru yol onun bir parçasını analiz ederek nelerden meydana geldiğine bakmak gerekir. Bütün canlılar birer fabrika gibi kalıtsal özellikleri sayesinde bir takım maddeleri kullanarak onları başka organik maddelere dönüştürmektedir. Tamamen doğal besin maddeleriyle beslenerek günümüze kadar sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdüregelmiş olan insanoğlunun kimyasal maddelere sanıldığı kadar ihtiyacı yoktur. Bu durum bitkiler için de aynıdır. Bitkiler için kullanılan tüm kimyasal doping maddeleri de bitkiye, çevreye ve dolayısıyla insana zararlıdır. Bitkilerin ihtiyacı olan her şey toprakta ve doğada mevcuttur.

Toprağın kendisi her ne kadar cansız gibi görünse de aslında incelendiğinde muhteşem bir ekolojik mikroflorayı barındırdığı ve bu mikrofloranın sırasıyla toprağa, bitkiye, hayvana ve bağlı olarak insana yönelik mükemmel faaliyetler içinde bulunduğunu idrak etmek, bugün belki de insanoğlunun hedefi haline gelen doğal beslenmenin temel basamağıdır. Toprak ekosisteminin bu mükemmel faaliyetlerini tamamen anlayabilmek için çalışmalar devam etmektedir.

Bu çerçeveden yola çıkarak edinilen bir tek bilimsel sonuç vardır ki o da bu doğal ekosistemin mutlaka muhafaza edilmesinin sonuçta doğrudan insan yaşamıyla ilişkili olduğudur. Nasıl insanların dengeli beslenmek ve yaşayabilmek için bitkilere ve hayvanlara ihtiyacı varsa, bitkilerin de dengeli beslenmek ve yaşayabilmek için toprağa ve toprağın bütün parametrelerine eksiksiz ihtiyacı vardır. Bu parametrelerin tam olarak sağlanması durumunda bitkinin dışarıdan yapay olarak sağlanacak herhangi bir dopinge ihtiyacı bulunmayacaktır.

Mineral ve kimyasal gübrelerin aşırı kullanımı sonucunda toprakta oluşan sorunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

>> Toprakların aşırı mineralizasyonu,

>> Kalsiyum birikimi ve pH dengesinin bozulması,

>> Elektriksel geçirgenliğin ve tuzluluğun artması,

>> Toprak dokusunun ve su tutma kapasitesinin bozulması,

>> Organik madde ve mikroorganizma içeriğinin bozulması veya yok olması,

>> Yer altı sularının kirlenmesi.

Bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılabilmesi için yapılması gereken tek şey topraktaki agroekosistemin yeniden oluşturulması ve topraktaki doğal canlılığı tekrar sağlayıcı organik madde ve humus miktarının arttırılmasıdır. Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesinin oluşmasında humusu oluşturan humik ve fulvik gibi organik asitlerin rolü tahmin edilemeyecek kadar büyüktür.

Bütün bu olumsuzlukların ortadan kaldırılabilmesi için mutlaka büyük ve küçükbaş hayvan gübrelerinin kompostlanmasıyla elde edilen organik gübrelerin toprağa verilmesine ihtiyaç vardır. Bu gübrelerin içersinde bulunan faydalı bakteriler ve organik asitler toprak yapısını düzeltirken aynı zamanda toprakta birikmiş ve bitkiler tarafından alınamayan başta fosfor ve potasyum olmak üzere bazı makro ve mikro elementleri de çözerek bitkinin alabileceği forma dönüştürür; böylece toprağın ve yeraltı sularının kirlenmesinin de önüne geçilmiş olur.

Ancak bir taraftan toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin ve dengesinin korunmasını sağlarken diğer taraftan da verimliliği elde edebilmek amacıyla mineral gübrelerin organik gübreler ile karışımından oluşan yeni nesil gübreler olarak adlandırılan ORGANOMİNERAL GÜBRELER çözüm gübreleri olarak piyasaya sunulmuştur. Tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliği, ülke topraklarının genel pH değerleri ve üreticilerin genel beklentileri, yani maliyeti arttırmadan daha fazla ve kaliteli ürün elde etmek bu fikrin doğuşunun temel nedenleridir.

Genel olarak bilindiği gibi verimlilik toprak ile başlar. Tarım; verimli toprak, kaliteli tohum, su, güneş ve amaca uygun gübre demektir. Burada verimli topraktan kasıt başta organik madde ve bitkiler için gerekli besin elementlerini yeterince içeren zengin-hayat dolu toprak demektir. Oysa ülkemiz toprakları genel olarak alkali karakterli ve organik maddece fakir topraklardır. Yukarıda anlatılmaya ve açıklanmaya çalışıldığı üzere karşılaşılan bu sorunların çözümü organik ve mineral gübrelerle birlikte kükürt(S) içeren yeni nesil gübreler olarak adlandırılan Organomineral Gübreler olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

EKOFARM firması bu yaklaşımlarla üretip üreticilerin kullanımına sunduğu bu tip gübreleriyle, karşılaşılan bu sorunlara zincirleme fayda şeklinde çözümler üretmektedir. Bu gübreler,

* Başta hümik-fülvik olmak üzere organik asitler ve toprağın organik madde eksikliğini giderir,

* Toprağın pH’sını düzenler,

* Topraktaki en önemli iz elementi olan çinko vb eksikliğine son verir,

* Ayrıca bitkinin besin ihtiyacını karşılar. Böylece bitki, ihtiyacı olan besin maddelerini herhangi bir kayba uğramadan alır. Bu sayede, toprağın da bitkinin de verimi artar,

* Toprağın organik madde dengesini sürekli korur, böylece tarımın sürdürülebilirlik özelliği sağlanmış olur,

* Toprakta kalan, biriken organik ve hümik maddeler sayesinde uzun vadede toprağın kalitesi de yükselir; toprağın yumuşaklığı, su, hava ve besin tutma kapasitesi artar,

* Toprağın organik madde ihtiyacını karşıladığı gibi, bitkilerin ihtiyacı olan azot, fosfor, potasyum gibi besin maddelerini de içerir; bu sayede ayrıca kimyasal taban gübre kullanımını gerektirmez; yer altı sularını kirleten aşırı kimyasal gübre kullanımına engel olarak doğayı korur,

* Hijyeniktir, organik maddelerin doğal yapısında bulunan nematod gibi toprak altı zararlılardan, toprak patojenlerinden ve yabancı ot tohumlarından vb. maddelerden arındırıldığı için toprağa bu zararlı maddeleri taşımaz,

* Daha az iş yükü getirir, çiftçilerin mevcut gübreleme düzenine uygundur, extra bir uygulama sistemi gerektirmez,

* Ayrıca bitkinin ihtiyaç duyduğu azot, fosfor, potasyum ve toprağın ihtiyaç duyduğu organik maddenin tek seferde verilmesini sağlar,

* Uygulama kolaylığı getirerek çiftçinin yükünü hafifletir, maliyeti artırmaz,

* Ekofarm gübreleri çiftçinin hayatını kolaylaştıran, toprağını ıslah eden ve verimi artıran çok özel bir organomineral gübredir; ek maliyet getirmez,

Özet olarak söylemek gerekirse, Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde yetmişi organik maddece fakirdir; bu oran, % 3-5 olması gerekirken yurt genelinde %0-1,5 arasında kalmaktadır. Bu da toprakların bazik(alkali) karakterli, pH 6,5 ve üzeri olması sonucunu doğurmaktadır. Optimum bitki isteği 5,5-6,5 olan pH değeri ancak organik maddenin yeteri kadar olmasıyla mümkündür. Toprakların alkali karakterde olması, bitkilerin topraktan besin maddelerinin alımını zorlaştırmakta ve ciddi verim kayıplarına neden olmaktadır.

Ekofarm gübreleri bu sorunu tamamen ortadan kaldırmak üzere üretilip üreticilerin kullanımına sunulmuştur. Üreticilerimize ve ülkemize kaliteli, bol ve bereketli ürünler dileklerimizle…